İTALYA






İTALYA

Kız kardeşim birkaç hafta önce, işiyle ilgili fuar ziyareti nedeniyle İtalya’ya giderken bizi de yanında götürdü böylece üç kız kardeş 5 günlük bir İtalya gezisi yaptık. Fuar merkezi Bologna’da olduğundan konaklamayı bu şehirde yaptık. 2013 yılında da aynı sebepten bulunmamız dolayısıyla şehir pek yabancı gelmedi. Gezdiğimiz sokakları, alanları tekrar gördük, burada şunu yemiştik, şu sokakta bu kliseyi ziyaret etmiştik, burada şu mağaza vardı diyerek nostalji yaptık bir bakıma. Yurtdışını çok  bilmiyorum ama gidenlerden duyduğum ve seyrettiklerimden edindiğim izlenimlere göre tüm Avrupa  İtalya gibiymiş. Tarihe sadık, yapıları bozmadan, sokakları cadde haline getirmeden, ana dokuyu koruyarak, sadece bina içinde gerekli yerlerde tadilat yaparak şehirlerde yaşam sürüyor. Üniversiteler, belediye binaları, oteller, restaurantlar, caddeler, sokaklar, kliseler, heykeller, apartmanlar hepsi ilk günkü halinde. O kadar güzel ki, kendinizi filmde sanıyorsunuz. Sokaklarda binaları seyrederek yürüyüp, marketten alışveriş yapıp döndüğünüzde seyrettiğiniz bir filmin başrol oyuncusu gibi hissediyorsunuz. Camların önünde çiçekler, avluya açılan apartmanlar, balkona serilen çamaşırlar, parke yollar eski İstanbul’u anımsattı bana. Hasret kaldığımız, özlediğimiz İstanbul’u…

Üç yıl önce gittiğimiz şehirde yapılan değişiklik yok neredeyse, sadece meydanlardan birindeki birkaç cafe kapanmış… her şey yerli yerinde. Türkiye de üç yıl değil, üç ayda yeni bir semt oluşuyor, eski hiçbir şeyi yerinde bulamıyorsun. Modern binalar şehir merkezi dışına yapılmış, otobüslerle, metroyla, taksiyle ulaşım sağlanıyor. Bologna şehir merkezi 4 ana kapıdan oluşuyor, nereden yürürseniz yürüyün bir kare düşünün, yine geldiğiniz yer o ana meydan. Bologna bana öğrenci şehriymiş gibi geldi daha çok. Üniversite çevresi öğrencilere yönelik yiyecek mekanları ile dolu. Yaşayan yabancı çok. Gittiğimiz restaurantlarda çalışanların çoğu yabancıydı. İstasyona yakın cadde üstünde seyyar satıcılar pek çok ülkede olduğu gibi Afrika kökenliydi. Pazar kuruluyordu bazı sokaklarda, hafta sonu bazı caddeler ulaşıma kapatılıyor, gezi yeri haline geliyordu. Müzik çalıyor, herkes kendince maharetini sergiliyor, eğleniyor. Bize benzeyen bir kültür aslında, en büyük farkı kimse kimseyle ilgilenmiyor. Sokakta yürüyenler mutlu görünüyor, bizimki gibi mutsuz, huzursuz, enerjisini yitirmiş bir toplum değil verdikleri izlenim. Genç çift çok fazla, istasyonda, sokaklarda öpüşenler, ele yürüyenler bu şehri romantikleştiriyor. Erkekler çok yakışıklı, kadın, erkek genelde güzel giyiniyor. İtalyanlar fazla gürültülü, her yerde yüksek sesle ve aynı anda konuşuyor, kafa dinlemek istiyorsanız sakin bir mekan bulmanız zor. Gürültü arasında birbirinizi duymaya, sohbet etmeye alışıyorsunuz.

Sömürünün memleketi yok, sadece tarzı değişiyor. Bizde küçük bebekleri, çocukları kucaklarına alıp dileniyorlar, orada da hayvanları. Neredeyse her köşe başında  oturmuş, çeşitli türden ve büyüklükte hayvanıyla dilenen dilenci görebilirsiniz.

İtalya’da kadınlar çalışma hayatının çok fazla içinde. Bütün Avrupa böyle sanırım. Trende bilet kontrolü yapandan tut, taksi şoförüne kadar her meslek dalında yer almışlar.

İki günü fuara ayırdıktan sonra, ertesi gün Floransa’ya gittik, çok renkli çok hareketli, turistlerle dolu bir şehir. Gezilecek, görülecek çok yer var ama müzelerin, sarayların giriş kuyruğu çok fazla bir günlüğüne gidince o kadar vakit ayıramıyorsunuz. Meydanlardaki heykeller, muhteşem kliseler, yine sokaklar hepsi ayrı ayrı büyülüyor insanı. Aynı gün trenle Pisa’yı da ziyaret ettik. Meşhur Pisa kulesini yakından gördük. Güzel bir tesadüf , klisede bir Pazar ayinine şahit olduk. Kliseden zeytin dalı aldık. Bologna’da da var aslında eğik bir kule. Ona da merdivenle çıkmayı başarabilirsen  şehri en tepeden seyredebiliyorsun. Ülkenin mimari özelliği sanırım bu kuleler.

İtalya kanallar üzerine kurulmuş bir ülke. Venediği görmedim ama şaşırmam herhalde, başka şehirlerde de ummadığın bir yerde bir kanala rastlayabiliyorsun. Bir sabah otelden çıkıp caddeye yürürken sokak arasında gördüğüm, çevresi apartmanlarla sarılı kanal bana güzel bir sürpriz oldu.

Pizza yedik bol bol. İsteyen küçük pizzacılardan bir dilim alıp, elinde yiyerek şehri gezebilir. İsteyen de güzel bir restaurantta şarap eşliğinde pizza siparişini verip, akşam yemeği keyfi yapabilir. Makarnaları ve tabii aslında sosları çok güzel.  Ve elbette ekmekleri J  Şarap sevenler için çeşit bol ve her bütçeye uygun var. Marketlerin raflarındaki bol çeşitli şarap, peynir ve ekmekler insana kararsızlık yaşatıyor. Önceki deneyimlerimden de gördüğüm kadarıyla sabah kahvaltıları tart, kek, kurabiye, meyve, kahve ağırlıklı. Tam bana göre J J Biz fuar döneminde gittiğimizden domates, peynir, zeytin gibi çeşitler çok fazlaydı, zeytinyağları harikaydı.

İtalya’da Bologna, Cenova, Milano, Floransa, Pisa’yı gördüm. Hepsi birbirine benziyor, sanki birbirinin devamı, yürüdüğünüz sokaklar, mimari yapısı, heykeller, binaların tepesindeki süslemeler hepsi tarihi, hepsi orijinal, hepsi aslına sadık. Çok lüks mağazalar, ünlü markalar, küçük butikler, büyük katedraller, ihtişamlı kliseler, tarihi yapılı oteller, minik pastaneler, sokak cafeleri tüm şehirlerin ortak teması. Hiç para harcamadan, bütün gün yürü, etrafı seyret, ruhunu doyur.

Portofino başka tabii… kızımla ziyaret etmiştik iki yıl önce. Güzel bir tesadüf eseri doğum günümde orada, deniz kenarında kahve keyfi fırsatı bulmuştum. Orası bambaşka bir yer, muhteşem tek kelimeyle. Giderken geçtiğiniz yollar, tepeden baktığınızda manzara, deniz kıyısındaki cafeler, açık hava müzesi, tepeden aşağı birbirinden güzel evler, küçük dükkanlar, limandaki lüks mağazalar, demir atmış tekneler hepsi birbirinden özel, birbirinden güzeldi. Kış mevsimine girmiş olduğumuzdan mağazalar kapalı, liman bomboştu. Bu halini seyretmek, dar sokaklarda yürümek bile insana huzur, mutluluk veriyor. İşte benim bu ülkedeki izlenimlerim J


Eski İstanbul’da büyüdüğüm için mi nedir yabancılık çekmedim, hatta sanki yıllardır burada yaşıyormuşum gibi hissettim. Umarım diğer görmediğim şehirlerini de görmek bir gün kısmet olur ve umarım artık bizim bu güzel ülkemiz de daha fazla beton yığını haline gelmeden bir önlem alınır, tarihimize, yeşile sahip çıkılır.





You Might Also Like

0 yorum

Mesajınız için teşekkürler...

Flickr Images

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı