AŞK...










Aşk, herkesi birbirine bağlayan bir ip!… Kendimi çaresiz hissettiğim anlarda aşkı düşünürüm ben. Çünkü bizi kurtaran, herşeyi değiştiren, olanaksızı olanaklı, çirkini güzel, kabul edilemez olanı kabul edilebilir kılan aşk! Her şey onun vasıtasıyla yürüyor. Hayattaki en önemli şey aşk. Aşk dediğin, dostuna duyduğun aşk, toprağa duyduğun aşk, işine duyduğun aşk…aşk dünyayı döndüren duygu. Bizi kurtaracak tek şey de aşk!

Ne kadar güzel özetlemiş Ferzan Özpetek aşkın bin bir hâlini. Bir röportajda okudum ve dedim ki tam benim kafa.
Kızlarımın okuluna giderken, onları göreceğim, sarılacağım diye yollarda kalbim çarpan, pazartesi birlikte geçirdiğimiz hafta sonundan sonra sevgiliyi özlemek gibi onları özleyen, sevdiğim erkek için başka biri olabilen ben, her şeye herkese aşık olunabileceğini, dünyadaki en önemli duygunun aşk olduğunu, aşkın pek çok şeyin temeli olduğunu düşünen, hatta imparatorlukların bile aşk uğruna kurulup, aşk uğruna yok olduğuna inan ben,  aşkın bir sürü haline şahit olan  ben, bu kadınlar gününde, aşkın en rezil hallerinden birini yaşayan, umutsuzluğun dibine vuran, benim de ilişkisine yakından şahit olduğum çok yakın bir dostumun, terk edilme sonrası sevdiği adama yazdığı mektubu paylaşmak istiyorum.

Kaç erkek bunu yaşar, yaşamaya cesaret eder, erkekler aşkı uğruna neleri feda eder bilemiyorum ???


BEN BİR ADAMA AŞIK OLDUM !

Ben bir adama aşık oldum. Hem de ne aşk!! hayatımı değiştiren, beni benden alan... ne kişiliğim, ne gururum, ne benliğim, ne enerjim, ne hayat görüşüm kaldı. Neredeyse sahip olduğum her şeyi aldı. Çok emek verdiğim, deli gibi uğraştığım, uğruna çok şey kaybettiğim, en sevdiklerimin gözünde bittiğim bu adam şimdi yok… “olmadı, olsa olurdu, her şey iyiydi ama bir şeyler eksikti” dedi çekti gitti… hem de başka birine. Benimle bitirmeden başlayan, hiç yas bile tutmadan, ilişkiye ara verme süresi bile dolmadan fütursuzca, mutluluk pozlarını sergileyen, beni engelleyip, hayatında onu öne çıkaran bir gözü dönmüşlükle gitti başka kadına…

Ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi bilemedim, her sabah ağlayarak uyanıp, her akşam ağlayarak uyumaya çalıştım, yolda, işte, yürürken, gezerken, otururken, kısaca nefes alırken hep o vardı aklımda, hep anılarım, hep kendi kendime onunla konuşmalarım.

Daha birkaç gün önce beni ne kadar çok sevdiğini, kimseyle benimle olduğu gibi olamayacağını, benimle yaptıklarını kimseyle yapamayacağını söyleyen adam şimdi başka birinle, başka bir kadına aynı şeyleri söylüyor, onunla hayatın güzelliklerini paylaşıyor. Onun yüzüğünü parmağında taşıyor, onun ismini kalbine yazmış, tüm dünya önünde bunu sergiliyor.

İnsan bu durumda şaşkın, gerçekten, çaresiz… çırpınıp duruyorsun, beyninle, yüreğin çarpışıyor. Bazen duyguların öne çıkıyor, yazıyorsun, söyleniyorsun, bağırıyorsun, kızıyorsun, öfkeleniyorsun, bazen özlemin en tepelerde, sesini duymak için sadece arıyorsun, daha kötü olup ağlıyorsun saatlerce, bazen gururun öne çıkıyor, sessiz kalıyorsun. “Olmadı” diyorsun sende, “olsaydı olurdu”… belki de benim için iyisi, hayırlısı bu diyorsun, kendini sakinleştirmeye çalışıyorsun, bir yandan hayat devam ediyor, sorumluluklarına eğilmeye, hayatın gerektirdiklerine yoğunlaşmaya çalışıyorsun, gülüyorsun, güldüğüne kızıyorsun, ağlıyorsun, kendinden nefret ediyorsun. Değmez diyorsun, biraz sonra aşk için her şeye değer diyorsun, Sezen’in dediği gibi “aşk için ölmeli aşk o zaman aşk” diyorsun, sonra da aşk için ölmeli ama o şu anda başkası için ölüyor, senden haberi bile yok, ne yaşıyorsun, ne hissediyorsun umurunda bile değil… yıllar süren bir ilişkiyi bir anda kolayca kestirip atabildiğine göre içinde hiç bir şey kalmamış, unut artık diyorsun. Gel gör ki, gönlüne, aklına laf geçiremiyorsun. Nasıl ki hiç hesapsızca ve aniden aşık oluyorsan, yanlış kişi, yanlış zaman olduğunu bilerek bu ilişkiyi yaşadıysan, bitirirken de kendine söz geçiremeden, yapılması gerekeni yapıyor, ama üzüntüne, gözyaşlarına hakim olamıyorsun.

Ben bir adama aşık oldum… Aşkın en rezil halini yaşadım, aldatıldım, yalanlar söyledi gözüme baka baka, inandım, inanmak istedim. Pek çok zarar verdi hep affettim ve rezilce terk edildim, rezilce üzüldüm. Bir daha yaşamak ister misin deseler, başa dönsem kesinlikle “hayır” derdim ama bu benim kendi irademle olan bir şey değildi ki… ben “hayır” diye diye yıllarımı geçirdim. Kaç kez başarısız denemem oldu, bitiremedim. Hastalıklı bir ilişki sürdürdüm, birkaç mutlu anım oldu, yanında çok eğlendim, hayatımın içindeymiş gibi hissettim ama çoğunlukla mutsuz ve güvensizdim yine de ondan vazgeçemedim. Her türlü soruyu sordum, tutku mu, şefkat mi, dostluk mu, yalnızlık mı, nedir onda bulduğum diye cevabını bulamadım. Anladım ki aşkın karşılığı yok, birini seviyorsan her halini, her şeyini seviyorsun, tutkuyla, gözü kör bağlanıyorsun, kalbinin sesi dışarıdan duyuluyor, telefonda ismini gördüğünde telefon yere düşüyor, her gördüğünde aynı heyecanı hissediyorsun, her seferinde koşarak ve umutla gidiyorsun. Sen senden gidiyorsun, sen giderken yanındakileri de götürüyorsun ve bir gün bittiğinde toparlanamıyorsun, güçlü bir kadınsan uğraşıyorsun, mücadele ediyorsun, kendine telkinde bulunuyorsun, yaşayabildiğin kadar yaşıyorsun. Mutsuz, diplerde, hüzünle, yapmacık ve bekliyorsun; bir gün bitecek, bu acı geçecek, her şey normale dönecek.

Yazık ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Her şey normale dönmüş gibi olacak ama dönmeyecek, kalbinin içindeki o yara kapanmayacak, ara ara sızlayacak, belki derinliği azalacak ama tamamen kapanmayacak. Bir mucize bekleyeceksin bu yaraya kabuk olacak, üstünü örtüp, izini kapatacak, çektiğin acıların yerini yepyeni başka mutluluklar alacak, her sabah dua edeceksin gelecek güne, her gece şükredeceksin Tanrıya verdiği sabır ve dayanma gücü için.

Bir bakmışsın ki hayat hızla geçmiş, geriye sadece anılar kalmış, kabul edemediğin belki bir gün döner diye sakladığın anılar, eşyalar…işte ben böyle bir aşk yaşadım, böyle rezil bir aşk.. ben böyle bir adama aşık odum… hem de ne adam, ne aşk!!!


You Might Also Like

2 yorum

  1. Bazen aşkı tutku ilişkileriyle karıştırırız. Rezillikler, aldatmalar aslında tutkulu ilişkilerin aşk aldatmacısıdır :

    Aşk daha saf, daha temiz duygularla yoğrulmuştur ve giderken ardında ağzımızda güzel bir tat bırakır. Bir yarım kalmışlık duygusu, tadına doyamama.

    ...derim ben bence. sence? :)

    YanıtlaSil

Mesajınız için teşekkürler...

Flickr Images

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı