JACKIE






JACKIE

Çocukluğumdan beri sinemada film izlemeyi çok seviyorum, mümkün olduğunca da her hafta sonu gitmeye çalışıyorum. Kendimce yorumluyorum, ya da yanımdakiyle tartışıyorum filmle ilgili izlenimlerimi orada kalıyor benim için. Eleştiri yapmak haddim değil. Zaten filmlere de eleştirisel hiç bakmıyorum, seyrettiğim süre içinde bendeki hisleriyle ilgileniyorum.

İki haftadır nedense sizlerle paylaşmak istedim, ikisi de “kadın” ve “aşk içeriyordu. Hal böyle olunca, üzerinde konuşmak hakkım diyerek aldım kalemi elime J

Son izlediğim film JACKIE… Jacqueline Keneddy… sanırım şu sıralar Donald J. Trump ABD başkanı olması ve eşinin,  Jacqueline Kenediye benzetilmesi sebebiyle  film yeniden vizyona girdi ya da tamamen tesadüf…

Filmin başrol oyuncusu Natalie Portman. Bayılırım kendisine, o hangi filmde yer alsa seyrederim diyerek senaryoyu zaten bildiğimiz, yıllar önce de farklı versiyonunu seyrettiğimiz filmi izlemeye gittim.

Film belgesel niteliğindeydi bana kalırsa. Son zamanlarda seyrettiğim filmlerde başka teknikler kullanılıyor, sıradanlığın dışına çıkılıyor. Geçen haftaki “La La Land” tamamen müzikal değildi, içinde yer almıştı, bu film de tamamen belgesel değildi, ama gerçek görüntüler belgesel niteliğinde içinde yer almıştı. Başrol oyuncumuz ve giysiler  gerçeğine oldukça benziyordu o yüzden beni hiç rahatsız etmedi.

Sadece beni tatmin etmeyen filmin ismi… madem “Jackie” diyorsunuz, maden bize filmin “Jacqueline Keneddy” hayatını anlatacaksınız hissini veriyorsunuz, anlatın o zaman. Bu başlık altında bu hikaye yetersiz geldi.

Bu  kadın, küçük yaşta ayrılmış anne-baba çocuğu başlayın oradan, genç  kızlığı, üniversite hayatı, kendisinden yaklaşık 10 yaş büyük Keneddy ile evliliği, first lady oluşu, evliliğinde yaşadığı sorunlar, kocasının ölümünden sonra çocuklarıyla yaşadığı hayat, 8 yıl sonra dünyanın en zenginlerinden biriyle yaptığı evlilik, eşinin ölümünden sonraki hayatı, çocuklarıyla ilişkileri vs…

Güçlü ve hırslı bir kadın. Hedeflerine ulaşabilen, duygularını gizleyebilen. Tüm bu soğukkanlılığın altında yatan duygusallık… bence bunlar konu edilmeliydi, izleyenlerin ilgisini daha da çok çekmeliydi.

Bu film bu özel ve hareketli hayatın sadece 2 yıllık bölümünü ele almış. Uzun bir röportaj var filmde kocasıyla evliliğini ve suikast sonrasını anlatan.  

Seyrettiniz mi, seyreder misiniz, siz ne düşünürsünüz bilemem ama iki saat boyunca hiç sıkılmadan, aynı tempoda izledim size de tavsiye ederim.


Film sonunda çıkarılan ders, hiçbir şey kalıcı değildir, her güzel hayatın bir sonu olabilir, ani kayıplar hepimiz için geçerlidir, bugün bizi el üstünde tutanlar için yarın sıradan biri olabiliriz, yerimize çok kolay başkası geçebilir, ve bu gibi durumlar için hayatta hep bir “B” planı gereklidir. Hepimizin bildiği şeyler yani, first lady de olsak, sıradan ev kadını da L



You Might Also Like

0 yorum

Mesajınız için teşekkürler...

Flickr Images

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı