EDİRNE










EDİRNE

Tek günlük Edirne gezisinden bahsetmek istiyorum bu satırlarda. Yıllar önce orada yaşayan bir arkadaşıma ziyarete gitmiş, yine bir gece kalmış, şehri onunla gezmiştim. Bu gezi aslında onun tekrarıydı.

Edirne hepimizin bildiği gibi Osmanlı’ya başkent olmuş, tamamen tarihi bir şehir. Çok derli toplu. Şehrin içinde yürüyerek camileri, müzeleri gezebiliyorsunuz. Mimar Sinan’ın en büyük eserini, hepsi birbirinden sanat eseri olan camileri de, Cumhuriyet mücadelesini, Kurtuluş Savaşının izlerini de aynı anda izleyebiliyor, nasıl büyük fedakarlıklarla savaştıkların içinizde hissedebiliyorsunuz.

Edirne’ye konaklama için yaklaştığımızda tur rehberimiz, halkın pek misafir sevmediğini, o yüzden dışa açılmadıklarını, bu yüzden de otel seçeneğinin fazla olmadığını söylemişti. Tur sonunda otobüsümüzü beklerken oturduğumuz çay bahçesinde, yaşlı bir hanımın bizi cadde kenarındaki yerimizden kaldırmaya çalışması, kalkmayınca da “dışarıdan gelmişler, bize yer vermiyorlar” diye söylenmesi, rehberimizin haklı olduğunu düşündürdü.

Ben en çok Karaağaç’ı beğendim. Burada üniversite öğrencilerinin canlılığını hissediyorsunuz. Eski tren garı Trakya Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi olmuş, çok da güzel olmuş. Çevresi birbirinden şirin cafeler, çay bahçeleri ile dolu. Bahçesinde eskilerden kalan tren sergileniyor. Lozan Antlaşması burada yapıldığından dolayı, “Lozan Anıtı” da burada bulunuyor.

Trakya Üniversitesine bağlı Sağlık Müzesi de çok etkiledi beni. Eskiden beri sağlık alanında yapılan araştırmalar, ilkel yöntemlerle bugünkü tıp temelinin atılması, tedavi yöntemleri çok ilginçti.

Bulgar Klisesi restorasyon nedeniyle kapalıydı ama Büyük Sinogog’u gezebildik.


Edirne’nin ciğeri meşhur. Ciğer yiyemeyenler için de alternatif köfte. Benim favorim bademli kurabiyeler ve badem ezmesi oldu. Giderseniz mutlaka alın, çayın yanında keyifle sevdiklerinize ikram edin derim J







You Might Also Like

0 yorum

Mesajınız için teşekkürler...

Flickr Images

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı