Aşure ayı bu ay… çeşitli hikayeler var aşurenin çıkışı hakkında, neyse ne, çok ilgilenmiyorum. Kim çıkardıysa, ilk ne için yapıldıysa ellerine sağlık, iyi ki yapılmış, iyi ki gelenek haline gelmiş.

Tatlı çok seven ben, aşureyi bir başka seviyorum. Bu özel tatlıyı, hayata benzetiyorum. Karmaşık, karışık… her türlü güzellik bir arada, hele içine tuz atan toplulukların da olduğunu düşünürsek tatlı, tuzlu bir arada, ne kadar çok çeşit olsa o kadar güzel, tıpkı hayat gibi, yaşananlar gibi…

Aşure yapımı insanı sosyalleştiriyor, aşureler pişiyor, komşulara dağıtılıyor, tanıdık, tanımadık kime kısmetse tadına bakıyor, dualar ediliyor, pişirenin dilekleri kabul olsun deniliyor, aşure kapları boş gönderilmiyor, içine ikramlıklar koyup, tekrar komşunun kapısı çalınıyor. Yeni bir muhabbet , yine ayaküstü sohbet… ne güzel bahane, ne güzel adet.

BENCE aşure, pişirenin yaşam tarzını yansıtıyor. Üstünü çok süsleyip sunanlar, rengarenk yaşamayı sevenler, ya da fazla süse gerek yok içindekiler yeter diye düşünüp sadeliği seçenler.

Hiç yapmadım ama çok şanslıydım, ay boyunca neredeyse her gün yemek kısmet oldu. İnanmak istiyorum ki, çok kısmetli, bolluk bereket içinde bir yıl geçireceğim, pişirenler de , yiyenler de nasiplenecek, aşure kabının içindekiler gibi hayatımız zenginleşecek :)

EKİM AYI KADINLARI…

onlar birer terazi, onlar hayatımızın dengesi :)!

Ekim ayı sonbaharın ortası… Eylül’ün hüznünden sıyrılmış, kışa hazırlanıyor ruhumuz, bedenimiz. Yaz sonu telaşları bitmiş, kışın koşuşturmaları tam olarak başlamamış, dinginlik zamanı Ekim ayı. Ekim ayında doğan kadınlar tanıyorum çok yakından. Çok bildiğim, derin bağlar kurduğum arkadaşlarım, dostlarım var Ekim’de doğan. Ekim ayı terazi burcudur. Dengedir yani… BENCE sonbaharın ortası, eylül sıcağı ile kasım soğuğu arasındaki dengeyi kurmuş o yüzden bu burcun adını terazi koymuşlar bir de tabii simetri takıntılarındanJ

Astrologlar ne der, kitaplar da ne yazar, yıldız haritası ne söyler bilemiyorum, ben gözlemlerime dayanarak ve bu arkadaşlarımın ortak özelliklerini ele alarak terazi burcu

kadınını anlatmak istiyorum.

Dengeli midir , ya da ne kadar dengelidir?  –no comment- J ama en belirgin özelliği ayrıntıcı olması. Benim gibi bütünle ilgilenen, ayrıntıları vakit kaybı gören, en kısa ve pratik yolla her işi halletmeye çalışan bir kadın için yabancı bir özellik. Hiç ayrıntı atlamayacaksın, kapıdan çıkarken beş kere bakacaksın düzgün mü görünüyorsun, bir şey unutmuş musun, bir yerin ağrıyorsa doktora koşacaksın, önemli bir şey vardır atlarsın maazallah, perdeler düzgün duracak, dolap içindeki örtü kaymayacak, eşyalardaki simetri önemli, yanlış konuşmayacaksın, yanlışlıkla söylediğin bir isim hemen düzeltilecek, özetle konuşmak de neyin nesi? Nereye, neden, kiminle gidiyorsun ayrıntılarıyla anlatacaksın… bu burçtan arkadaşlarınız ya da yakınlarınız varsa biliyorsunuzdur zaten terazi kadınından hiç bir şeyin saklanamayacağını, eninde sonunda yalanınızı yakalayacağını ve mutlaka yüzünüze vuracağını L

Terazi kadını için dış görünüş çok önemli… görsel sanatlara, makyaj, moda gibi meslek dallarına en uygun burç sanırım. Bildiğimiz en ünlü terazi kadınları Hülya Avşar, Hadise ve Ayşegül Aldinç’e bakarsak zaten söylenecek söz kalmıyor. Göz önünde olmak, ilginin üzerinde olması onların hayattaki beslenme kaynağı. Bir kenarda kaldığını, ilginin azaldığını hissederse vay haline…

Duygusaldır ama daha  önemlisi duyarlıdır. Bir o kadar da mantıklıdır. En duygusal ilişkisinde bile istediği gibi gitmediğinde, yolunda olmayan bir şeyleri fark ettiğinde mantığı devreye girer, bırakılması gerekiyorsa bırakır, gider , üzülse de arkasına bile bakmaz, bağrına taş basar yine de olması gerekeni yapar. Tersine davrananı da kınar, anlayamaz delice bağlılıkları, şikayet ede ede yapılan işleri, çekilemeyen hale gelmiş evlilikleri, hastalıklı aşkları… Eleştiriye dayanamaz, hatalarını kabul edemez, yaptığından pişman olmaz, buna karşın her terazi kadını başarılı bir eleştirmendir. Bu yazıyı da okurken eminim hakkıyla eleştireceklerdir J .

Bu kadınlardan biri benim çocukluk arkadaşım, yedi yaşından beri tanıdığım, neredeyse hayatı paylaştığım, sırlarımı anlatabildiğim, birlikte kahkahalar atarken, birlikte ağlamaya başladığım, onunla hayatı bazen t-ye alıp, bazense diplerde yaşadığım, birlikte olmaktan hep zevk aldığım, hayatım boyunca yanımda olmasını istediğim can dostum, diğerleri çalışma ortamında tanıdığım her yaştan, farklı sosyal çevrelerden, çok sevdiğim, kalıcı dostluk kurduğum, her an göremesem de gördüğümde yaşadıklarımı anlatabildiğim, dertlerimi, sevinçlerimi paylaştığım, istediğimde arayabileceğimi bildiğim, duygularımın karşılıklı olduğunu, sevildiğimi hissettiğim, hayatımda daimi olmalarını istediğim arkadaştan ötelerim.

İçlerinde boşanan, halen evli, çocuklu, mutlu olan, hiç evlenmemiş olan, çalışan, bir iş yerinde çalışmasa da çalışan kadından daha aktif halde olan, ailesine ve çevresine katkılarda bulunan bu kadınları çok seviyorum ve iyi ki tanımışım, iyi ki hayatıma girmişler diyorum.

Terazi burcu enerji doludur, bulunduğu ortama hareket katar, dikkati üstüne toplamayı başarır, eğlencelidir, bu özellik sanırım beni onlarla yakın tutan. Çünkü hüzünlü halimin yanında eğlenceli, hayatı hafife alan tarafım var benim. Bu akıllı kadınlarla bunu çok iyi başarıyorum.

Yeterince meşakkatli dünyada uğraşmayı seven, deli gibi uğraşan sonuca mutlaka ulaşan, hatanızı gözünüzün içine sokan, başarınızı onurlandıran, açık sözlülüğüyle güven veren, hayatıma renk katan bu güzel kadınların doğum günlerini kutluyor, hayatlarının rengarenk olmasını ve her alandaki emeklerinin sonuçlarına en kısa zamanda kavuşmalarını, onlara uzun ve çok mutlu bir yaşam dileyerek tüm kalbimle, kucak dolusu sevgilerimi sunuyorum.

Yine alışveriş merkezinde, yine yeni sezon giysileri inceledim geçtiğimiz hafta  sonu. Tam mevsime uygun, spor ve rahat olabileceğimiz kıyafetlerden kombinler yaptım. Puull&Bear mağazasındandı seçtiklerim.

Uzun hırkalar birkaç sezondur moda. Çok kullanışlılar o yüzden yaz, kış askılarda yerlerini koruyorlar. Uzun gri hırkayı (120 TL) bu yıl çok moda olan siyah bahçıvan eteğin (120 TL) üzerine, üstü baskılı t-shirt’ü içine (30 TL) seçtim. Çantalar her boy bu sezon. Küçük çantaları (36 TL) günlük hayatta çapraz takabilir, seyahatlerde de bavulunuzu elinizde rahatlıkla taşıyabilirsiniz.

Renkli deri montları görüyorum hemen her mağazada. Kırmızı deri montu (150 TL), çizgili elbisenin (56 TL) üstüne giydiğinizde hem spor, hem şık olacaksınız.

Bu yıl yine çok gördüğüm üzeri işlemeli montlar, gömlekler. Üzeri çiçek işlemeli bu gömlek-mont çok şık (150 TL). İçine düz beyaz t-shirt (20 TL), dizleri yırtık beyaz pantolon (100 TL) cool görünmek isteyenler için ideal.

Uzun pilili etekleri hemen her mağaza koleksiyonuna almış bu sezon. Pudra rengi uzun pilili etek (56 TL), üstüne yine parlak sırtı çiçek işlemeli mont (150 TL) , yine pudra rengi ayakkabılarla (70 TL) istediğiniz her yerde kullanabileceğiniz sezon kombini.

BEYOĞLU-BEYOĞLU

Beyoğlu’nu yazmaya başlasan bitmez… öyle çok ki söylenecek, yazılacak, görülecek, tadına bakılacak güzellik…

Ben sadece kısa bir Cuma akşamüstü gezisinden bahsedeceğim. Tepebaşında başlayıp, Taksim meydanında biten…

Hazzopulo Pasajından geçerek İstiklal caddesine çıktım. Bu pasaj eskilerde şapkacıların, seçkin kumaşçıların, manifaturacıların, esnafın çoğunun gayri Müslim olduğu pasajlardan biri. Şimdilerde yiyecek mekanları, kahveler ya da aksesuar satıcıları haline gelmiş dükkanlar. Sadece Butik Katia duruyordu, el emeği şapkalar satan.

Galatasaray Lisesi karşılıyor sizi pasajın çıkışında. Eskiden beri değişmez buluşma yeridir bu lisenin önü. Kalabalık arasından yürüyerek, eskiyi özleyerek, geçmişi yad ederek Taksime geldim. Beyoğlu Belediyesi festival yapmış, 50 gün sürecek, her biri farklı günlerde, farklı tema içeren. Antika Festivaliydi ilki. Gezdim, kendimi evimde sandım. Evimde pek çok sakladığım, büfemde yer alan obje burada da vardı, ne kadar eskidiğimizi hatırlattı bu gezi.

Çocuklumdaki evde kullanılan küllükler, vazolar, daktilolar, gençliğimin plakları, kasetleri, telefonlar, lambalar, sandalyeler, koltuklar, porselen bebekler, porselen mutfak eşyaları, çatallar, kaşıklar, etnik kolyeler, resimler, tablolar, halılar, mobilyalar, hatta antika tahta at ve bisiklet bile var. Bana en uygun olanı bavullar, sandıklardı. Onlara ilgim, onlara merakım, onlarla kurduğum ilişki başka nedense J

Yolunuz düşerse gidin görün derim. Mutlaka bulacaksınız, evinize, ruhunuza, anılarınıza uygun bir obje… 

EGE’NİN KÜÇÜK, ŞİRİN KÖYÜ… BARBAROS

Barbaros köyünde doğmuş eniştem. Askeri okuldan mezun olduktan sonra eğitim için geldiği İstanbul’da teyzemle tanışmış. Evlenmişler, görevi dolayısıyla sonra da şehir, şehir dolaşmışlar birlikte. Emekli olduktan sonra İzmir’e yerleştiler. Son birkaç yılını da pek çok kişinin hayalini gerçekleştirerek doğduğu köyde Urla’ya bağlı Barbaros’ta yaşamını sürdürüyor. Teyzemle birlikte bahçeli bir köy evindeler artık… Tavuk yetiştiriyor, bahçede kedileri besliyor, ağaçtan badem topluyor, kışlık odun kırıyor…

İki kez ziyaret ettiğim bu köye bayıldım. Hastanesi, eczanesi, sağlık ocağı yok ama bir kütüphanesi ve kültür merkezi var. Cumhuriyet döneminden kalan hükümet konağını kültür merkezi yapmışlar. İçinde bir de cafe var… Mutlaka gezilesi bir yer.

Dünyanın hemen her yerinden toplanmış doğal taşlar, bu taşlarla yapılan güzel ürünler, çeşitli müzik enstrümanları, eski eşyalardan döşenmiş bu kültür evi gerçek bir ev… mutfağı var, gözleme, katmer yiyebilir, bahçesinde çay, ayran, limonata ne isterseniz içebilirsiniz gönül rahatlığıyla, ev ortamında.

Bayramda uğradığımızda burada akşam için düğün hazırlıkları vardı. Şaşırdık, yabancılar bizden akıllı denir ya halk arasında işte öyle gerçekten… yabancı bir çiftin düğünü varmış akşam. Bahçe süsleniyor, masalar kuruluyordu. En etkileyici olan da, çocuklara ayrı bir masa hazırlanmış, aynı özen onlara da gösterilmiş. Bizim yeni keşfettiğimiz çocuğa verilmesi gereken önem, onlarda içselleşmiş.

Köyde gezerken karşılaştığım eski evlerden birinin cafe hali ve  duvarındaki “Frida” günün sürpriziydi J

Barbaros köyünün gelenekselleşmiş OYUK FESTİVALİ var. Köy halkının eski kıyafetleriyle giydirilen oyuklar çok yaratıcı ve eğlendirici gerçekten. Köyün girişinde sizi karşılıyorlar ve hemen her köşe başında farklı konseptte sizi seyrediyorlar.

Bir aile işletmesi olan köy kahvesi köyün tam ortasında. Renkli su kabaklarıyla süslenmiş tavanlarıyla köyün sosyal mekanı, buluşma yeri. Büyük bir mutfağı var. Çay, kahve, çeşitli içecekler yanında, yöresel yemekler de pişiriliyor.

Dizi çekimlerinin yapıldığı, arkeoloji ve mimarlık öğrencilerinin sıkça ziyaret ettiği bu köydeki taş evleri, sokakları, oyukları görmek, birkaç saat huzurlu, keyifli vakit geçirmek, az kalan gerçek köy hayatını yaşamak isterseniz yolunuzu mutlaka buradan geçirmenizi tavsiye ederim.