anasayfa
gezi notları
BEYPAZARI
BEYPAZARI
Geçen hafta sonu
Ankara’ya yaptığımız bir gecelik yolculuk çok keyifliydi. Bazen kısa zamanlara
neler sığdırabiliyoruz , bazen de geniş zamanları nasıl da bomboş geçiriyoruz?
Önce meşhur Dikmen Vadisini gezdim tek başıma. Ankara’lılara
nefes aldırabilecek, çocuklarıyla birlikte güzel vakit geçirebilecekleri bir
alan. Çocuk parkları, suni göller, piknik yapacakları alanlar, yürüyüş
parkurları ve oturup yemek, çay keyfi yapabilecekleri mekanlar var.
Daha sonra Ankara’lı bir arkadaşımın tavsiyesine uyarak
Eymir Gölüne yol aldık. ODTÜ tesisleriymiş önceden, daha sonra halka açılmış.
Gölün girişinde arabalar için ücretsiz otopark var. Dilerseniz bisiklet
kiralıyorsunuz, dilerseniz ücretsiz servis otobüsleri var sizi istediğiniz
yerde bırakıyor. 5 tane duraktan hangisinde isterseniz inebilir, daha sonra bu
servis araçlarıyla dönebilirsiniz. Göl kenarında çay bahçeleri var. Çok uygun
fiyata yemek yenebilir, hele sevdiklerinizleyseniz huzur dolu birkaç saat
geçirebilirsiniz. Biz mercimekli gözleme yedik, çok güzeldi.
Kaldığımız otele yakın olmasından dolayı ismini duyduğum
KARUM AVM yi gezdim akşamüstü. Büyük bir bina ama boş… Gece kıyafeti arayanlar
hiç başka yere bakmasınlar. Hiç tarzım olmadığı halde çok beğendiklerim oldu
içlerinde… çeşit çok, tasarım olanlara bayıldım çok farklı, büyük bedenler için
de var, spor giyinenler içinde bol bir elbiseye sadece taşlar işlenmiş
modelleri de..
Akşam yemeği için Balgat’a gittik. Tüm ciğerciler, çöp
şişçiler cadde üzerinde yer almış. Biz daha
önceden tavsiye edilen bir mekanda çöp şiş siparişi verdik, yanında inanılmaz
lezzetli ve çok çeşitli mezeler eşliğinde… burası da tam not aldı bizden.
Ertesi gün İstanbul’a doğru yola çıkmadan önce daha önce
gittiğim ve çok beğendiğim Beypazarına uğradık. Arabayla Ankara’ya bir saat
uzaklıkta. Birkaç ayda bir gitsem yine de hoşuma gider herhalde. Taş yapılar,
yine dar sokaklar, müze haline getirilmiş eski konaklar, tarihi yapılardaki
cafeler, restaurantlar, camiler, yöresel ürün satanlar. J Benim gibi, yemek
yemeyi seviyor ve bunun da bir turizm şekli olduğunu düşünüyorsanız mutlaka
gitmelisiniz. Tezgahlarda neler yok ki, kök boya kullanılarak yapılmış masa
örtüleri, köylülerin kendi yaptıkları bileklikler insanın gözü dönüyorJ
En çok meyve kurularından yapılmış pestiller, bin bir çeşit lokumlar,
cezeryeler, ev yapımı reçeller, -ki bunlar arasından en özeli havuç reçeli bana
göre- tarhana, domates kurusu, kekik, nane kesinlikle almanız gerekenlerden.
Havuç suyu ve karadut suyunu da satıyorlar, gezerken alıp içebilirsiniz.
Evinize giderken orada yiyebileceğiniz ve mutlaka eve de
götürebileceğiniz zeytinyağlı yaprak dolması, ev yapımı baklava ve tabii benim
için bir numara “Beypazarı kurusu”. Burada da marketlerde satılıyor ama orada
fırından taze çıkmışlarının tadı bir başka. Taptaze, tepside fırınların önünde
size sunuyorlar, tattırıyorlar. Sadece bunun için bile birkaç saat yolculuk
yapabilirim.
O sokağa girdiğinizde neyi alacağınızı, neyi tadacağınızı bilemiyorsunuz
, ilk fırsatta gezi planlarınız arasına alın derim.
0 yorum
Mesajınız için teşekkürler...