VEDALAŞMAK…
Vedalaşmak
mı lazım her ayrılık ardından? Vedalaşınca mı ayrılıyorsun ondan, oradan?
Vedalaşmadan gitmek, gitmek değil mi? Vedalaşamazsan kalan hala bekler mi? Daha
mı inandırıcı oluyor ayrılık vedalaşınca? Gideni yolcu edip, ardından
bakakalsan, ya da giderken el sallasan daha mı kolay kabul ediyorsun bittiğini,
bir daha göremeyeceğini?
Teyzemi
kaybettim bu karantina günlerinde, en büyük hayranımı… Ne yapsam beğenir, ne
zaman görse iltifat eder, ben onun hep güzel kızıydım. “Doğduğunda ilk
gördüğümde ne kadar asil bir bebek diye düşünmüştüm” derdi hep, hayat boyu da
beni öyle gördü. Bu sevgisiz, samimiyetsiz dünyada gerçek bir sevendi, sadece
beni değil, çevresindekileri, ailesini, hayvanları, çiçekleri. Bayılırdı
etrafındakileri mutlu etmeye, güldürmeye, eğlendirmeye. Onun mutluluk kaynağı
da buydu. En acı günlerini içinde yaşayan, söylediği şarkılarla gözyaşlarını
kapatan teyzeme veda bile edemedik. Her ayrılık veda ederek olmamalı belki de,
kimbilir???
Salgın
hastalıktan ölmedi, bir aydan fazladır yoğun bakımdaydı, ama cenazesine bile
gidemedik. Oysa ne kadar severdi kalabalığı, ne kadar çok korkardı
yalnızlıktan, karanlıktan. İnanıyorum ki orada bir yerlerde ışıklar içinde,
sevdiklerine kavuştu, yine gülümseyerek bize bakıyor, o çok sevdiği şarkıları
mırıldanıyor.
Zamanı
geldiğinde sevdiklerimiz göçmen kuşlar misali hayatımızdan sessizce uçup
gidiyor, bize de ardından güzel anılarla avunmak kalıyor.
NOT: GÖRSEL
wallpaperbetter.com dan alınmıştır
3 yorum
Bence, bazıları gitmeyi ister. Bazıları da vedaları sevmez. Bence...
YanıtlaSilYüreğine, kalemine sağlık canım benim. Annem hayatımda tanıdığım en pozitif insandı. Başına ne gelirse gelsin her zaman mutlu olmak ve mutlu etmek için bir neden bulurdu. Onu çok ama çok özlüyorum hala inanamıyorum.
YanıtlaSilHalam...hep hayran olduğum, yüreğinde derin sevgiler barındıran, her ne olursa olsun daima şakaya vurup gülüp geçen, hastalandığında bile espri yapabilen hayatımdaki en pozitif insan... Çocukken Sultanahmet’teki evlerinin önündeki tramvay yolunda gördüğü yavru kediyi kurtarabilmek için canı pahasına korkusuzca kediyi alırken tramvayın başına çarparken durmuş olması... o hayvan sevgisi, yüreğinde herkese koskocaman bir yer ayıran canım halam...O muhteşem sesinle şarkılarını yüreğinde götürürken gülümseyerek el sallıyordun bizlere... ( çok ilginçki vedalaşmaları sevmediği yönünü böyle giderek anlattı bizlere, kimbilir ben de bu yönümü kendisinden almışımdır... her veda bi parça bırakır kendinden çünkü, bana öyle hissettirir. Babamı da görememiştim giderken küçücüktüm. Her ingilizce romantik caz müziklerinde bana oradan gülümsediğini biliyor olacağım...
YanıtlaSilMesajınız için teşekkürler...