DENİZLİ-PAMUKKALE







DENİZLİ-PAMUKKALE


Gecikmiş bir ziyaret daha… Nisan ayı için en uygun geziydi Pamukkale. Gerçekten doğa harikası travertenler huzur veriyor, hemen yanı başındaki Hierapolis Antik kenti ve müzesi sizi tarihin içine çekiyor.  Pamukkale küçücük bir yer, travertenlerde havuza girmeyecekseniz, bir tam gün ayırsanız yeter. Arabayla gidilmesi tavsiye edilir. “Karahayıt-kırmızı su” ve Hristiyanlığın ilk kiliselerinden birini barındıran “Laodikya”’yı gezmeden, “Natural Park”ta göl kenarında çay-kahve içmeden dönmeyin.
Bu güzel kasabaya ne kadar hayran kaldıysam, halkı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim maalesef. BENCE; tutucu bir topluluk, dışarıya dönük değiller, sanki konuşma yasaklılar, hepsi botox yaptırmış gibi yüzlerine, aynı ifadeye sahipler. Sorun paylaştığında “beğenmediysen gidebilirsin” zihniyetinde gibiler…
Çinliler ziyarete geliyor buraya, her yer onlara uygun donanmış, dükkanların tabelaları bile Çince. Zor ve geç gelişen bir belde… Umarım bina, otel sayısı artırmak yerine, ziyaretçilere karşı tutumlarını ve ihtiyacını karşılama konusunda kendilerini geliştirirler.
Yöresel yemek isterseniz, Denizli’de tandır kebabı, ve hemen her yerde bulabileceğiniz İrmik helvasını mutlaka deneyinJ










You Might Also Like

0 yorum

Mesajınız için teşekkürler...

Flickr Images

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı