YEDİNCİ HAYAT

“WHAT HAPPEND TO MONDAY?”

Dün akşam baştan sona tüm dikkatimle izlediğim “YEDİNCİ HAYAT” filmi boyunca gerginliğim aynı düzeydeydi. Adrenalin ihtiyacınız varsa vizyondayken gidin, tavsiye ederim.

Filmin türü bilim kurgu, aksiyon, gerilim olsa da izleyiciyi düşündürüyor. Gelecekten bir kesit gibi ama BENCE gerçek… Uzay 1999, vb filmler seyrettiğimizde geleceğin hikayesiydi, şimdi çok geçmişte kaldı ve anlatılanlar hep gerçekleşti, basitleşti.

Geçmişte çekilen bu filmlerde teknoloji vardı, keşifler vardı, hayaller vardı, günümüzdeyse “açlık oyunları”… Dünya kaynakları tüketti, açlık, susuzluk baş gösteriyor, hava kirlendi, nefes alınmıyor, güçlü toplumlar kendilerine yer açmak için savaşlar üretiyor, yaşam kaynaklarından en fazla payı almanın peşine düşüyor.

Benim dünyaya bakışım bu… Bu kadar fazla hırsın, sınırsız acımasızlığın, uygulanan şiddetin tek açıklaması sadece ayakta kalabilmek, yaşamdaki en büyük alanı kapabilmek L

Son yıllarda kısırlığa çare bulundu, teknoloji artık bebekleri üretiyor, aşılama yöntemiyle bir kerede birden fazla bebeğe sahip olunuyor. Bunun maliyeti var tabii.. Tüp bebek merkezleri harıl harıl çalışıyor, çocuğu olmayanlar buralardan medet umuyor, bunun bedeli neyse ödüyor. Çok fazla paralar kazanılıyor, tabir-i caizse bebekler üretiliyor çeşitli yöntemlerle. YEDİNCİ HAYAT filminde ise, üretilen bu bebekler tüketiliyor. Nüfusun artışından dolayı çıkan “tek çocuk yasası”nı çiğnemek büyük suç, kardeşi olan çocuklara hükümet el koyuyor, kendi yöntemleriyle yok ediliyor. Annenin çığlıkları, yalvarmaları hiç sayılıyor. Çocukların ailelerinden koparıldığı sahneler, izlediğim nazi filmlerindeki  kampları, Yahudi soykırımını anımsattı bana.

Düşününce tarih hiç değişmiyor, ortam ve nedenleri farklı olsa da, sonuç hep aynı, ezen-ezilen, yöneten-yönetilen oldukça da değişmeyecek…

Holywood geleneği sürüyor, bu filmin konuk kıdemli oyuncusu  GLEN CLOSE, onları beyazperdede görmek hoşuma gidiyor.

SOMALİ KORSANLARI –

 “THE PIRATES OF SOMALIA”

Etkileyici ve ders niteliği taşıyan bir başarı ve azim öyküsü... Önce hedef koymayı, bu hedeften vaz geçmemeyi, hedefe ulaşmak için cesur olmayı, fırsatlardan yararlanmayı, hayallerin gerçeğe dönüşebileceğini anlatan bir film esas olarak. Tabii film Somali ve benzeri ülke sorunlarına dikkat çekiyor, batı ile doğu arasındaki yaşam farklarını önümüze seriyor, ama esas olarak anlatılan inanmanın gücü bana göre…

Filmde terör var, silah var, aksiyon var, gerilim var, uyuşturucu var, pislik var, gerilik var, yoksulluk var, ve tabii dünyanın neresinde hangi koşullarda olursa olsun AŞK var… Uzaktan, çaresiz, hiç kavuşulmayacak, sadece içinde yaşanabilecek yine de sabah kalkmak için bir sebep olan aşk J

Her türlü kötü koşula, geri kalmışlığa rağmen Doğu felsefesi beni kendine hayran bırakıyor. Aldım iki cümle bu filmden de kendime J Belki de bu çaresizlik, bu yoksunluk, bu ulaşamama onları felsefeye itiyor, dayanma gücü veriyor.

Yer yer animasyonların kullanıldığı, farklı anlatım şekliyle sunulan bu otobiyografik filmi tavsiye ederim. Film boyunca kıpırdamadan seyrettim. Al Pacino  filmde yine konuk sanatçı. Son zamanlarda alıştık duayenlerin filmlerde kısacık rol almalarına, filmlere renk katmalarına.

İzleyin sıkılmayacaksınız, hatta kendi memleket hallerimizi, dünyadaki gidişatı sorgulayacaksınız…

BABALAR VE KIZLARI “FATHERS AND DAUGHTERS”

Bir baba ile kızı arasındaki güçlü ilişkiyi konu edinen Babalar ve Kızları, Pulitzer Ödüllü yazar Jake Davis ile kızı Katie'nin hikayesini ele alıyor. Jake Davis eşinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi sonrasında beş yaşındaki kızı Katie ile tek başına kalır. Kaza eşiyle  arabada tartışmaları sırasında meydana gelmiştir. Suçluluk duygusundan kurtulamayan baba, yaşadığı travma sonucu ani sinir patlamaları ile boğuşmakta, neredeyse çalışamaz hale gelmektedir. En büyük problemi ise New York'ta öğrenim gören küçük kızının eğitimiyle ilgilenmektir. Profesyonel yardıma muhtaç hale gelmiştir ve zorunlu olarak küçük kızını sosyal statüleri oldukça iyi olan teyzesinin yanına yerleştirmek zorunda kalmıştır.

Aradan yirmi yıl geçer... Çok güzel bir genç kız olan Katie zorlu çocukluğunun neden olduğu psikolojik sorunların sonuçlarıyla yüzleşmeye başlar. Sık sık sevgili değiştiren ve uzun süreli, duygusal ilişkilere girmekten,  _aslında tam olarak görüyoruz ki_ bağlanmaktan kaçınan Katie’nin Yeşilçam filmlerini aratmayacak duygusallıkta hikayesi “Babalar ve Kızları”…

2015 te sinemada gözyaşları içinde seyrettiğim bu filmi, Babalar Günü sebebiyle paylaşmak istedim.