SUYUN SESİ – “THE SHAPE OF WATER”

SAKLI KALANLAR

“THE SECRET SCRIPTURE “

Umarım hepimiz, beklediğimiz , özlediğimiz her şeye tam zamanında, çok geç olmadan, henüz kıymeti varken kavuşabiliriz ©√

KADIKÖY

Canlı müzik eşliğinde, yarışan martıları izleyerek geçen keyifli vapur yolculuğu, iskelede karabatakların sizi uğurlamasıyla sona erer… onlara bakıp, karabatak gibi hayatınıza giren, çıkanları hatırlarsınız bir an. Rıhtımda çiçekçiler karşılar sizi, sıyrılırsınız hüzünden J  İsterseniz sevdiğinize rengarenk çiçeklerden bir buket yaptırın, isterseniz balık pazarında dolaşın, asırlık “Baylan”da çay keyfi yapın, maç varsa Stadyuma doğru yol alın, “Dürümcü Emmi”de karnınızı doyurun, henüz AVM girmemiş Bahariye caddesinde sevdiğinizle el ele vitrinleri seyredin, yıllardır ailece aynı yerde hizmet veren “Sayla Mantı”da çibörek-mantı ziyafeti yapın, birbirinden güzel tiyatro salonlarında emektar sanatçılardan oyun izleyin, “Süreyya”da opera-bale keyfi yapın, “Saray”da tatlı molası verin, “Moda”nın dar sokaklarında, halen yıkılmayan eski binalar arasındaki küçük sokak cafelerinde kahve için, ya da sahilde yürüyüş yapın, kitapçılar sokağındaki sanat ve kültür kokan dükkanlarda dolaşın, el emeği takılardan satın alın, “Nazım Hikmet”te duraklayın, “Ankara Pastanesi”ndeki lezzetli kurabiyelerden satın alın, Kalamış Marina’da denize karşı balık yiyin ya da “Develi”nin leziz kebaplarının tadına bakın, seçenek sınırsız… pek çok şeyi keyifle yapın, üstelik bütün bunları sadece bir güne sığdırın, hem de hiç taşıt kullanmadan.

Çarşı içinde klise ve cami bir arada olması halkın hoşgörüyle bir arada yaşamı paylaştığını, kültürlerin iç içe geçtiğini gösteriyor, tarihi hamam da aynı yerinde olan bitene şahitlik ediyor adeta…

Ruhu var Kadıköy’ün, ruhu kalan sayılı ilçelerinden İstanbul’un… 6 yılım okul nedeniyle İstanbul’un Asya yakasında geçtiğinden midir, akrabalarımızın çoğu burada ikamet ettiğinden midir, çok sevdiğim arkadaşım nedeniyle hayatımın bir dönemi bazen haftada birkaç gün gittiğimden midir bir başkadır burası benim için. Hala da fırsat buldukça ziyaret amacıyla gittiğimde mutlaka tek başıma bir tur atıyorum, anılarımı tazeliyor, hayatın rutininden sıyrılıyorum.

Burada doğan ya da yaşamının bir bölümünü burada geçirenlerin, evinin önünde oynadığı sokağı, sokağın başındaki bakkalı, izledikleri maçları, yürürken karşılaştığı tanıdıkları düşündükçe içlerinin ısındığından, şimdi uzaklaşsalar bile hala bir yanlarının kendini “Kadıköy”lü hissettiğinden eminim.

Sosyal medyada geçen gün bir cümle gördüm “Kadıköy, İstanbul’un gülen yüzüdür” diye, umarım bu gülen yüzümüz de solmaz, soldurulmaz…

DAVETSİZ AŞK – “HAMPSTEAD”

Şubat ayı romantik kutlamalara gebe… bu film aşk arayanlara, aşktan umudunu kesenlere, benden geçti diyenlere gelsin o zaman J

Londra'nın refah düzeyi yüksek bölgelerinden biri olan Hampstead Heath'te vahşi doğa ortamında, kendi yaptığı evde yaşayan bir adam ve kocası öldükten sonra onun bıraktığı kötü anılar ve altından kalkılmaz borçlarla boğuşan bir kadının yollarının kesişmesi, verdikleri  yaşam mücadelesinde birbirlerine destek sonucu yeşeren aşkı anlatan keyifle izleyebileceğiniz bir film. Konusu her ne kadar aşk olsa da içinde sosyal içerikli konuların da yer alması zenginlik katmış BENCE.

EN KARANLIK SAAT …. “DARKEST HOUR”

Vizyonda pek çok güzel film var bu ara. Bu hafta sonu “En karanlık saat”i seçtim. Savaş filmlerini sevenler, tarihe ilgi duyanlar, liderlerin kişiliklerini merak edenlere tavsiye ederim. Birkaç ay önce seyrettiğim “Dunkirk” filminin devamı gibiydi… Almanların kuşatmasındaki Dunkirk için kararların nasıl alındığı, orada ölen 300.000 çocuğun kaderinin belirlenmesinin perde arkasının anlatılması filmi benim için daha enteresan hale getirdi.

İkinci Dünya Savaşı'nın başlarında Winston Churchill'in, Hitler'in ordusuna karşı verdiği mücadeleyi anlatan bu filmde, Churchill, hayatının belki de en büyük sınavından geçecektir. Hayatında zor ve geri dönüşü olmayan bir yoldadır. Almanya ile barışçıl bir antlaşma yolu bulmaya çalışmalıdır ya da milletinin bağımsızlığı ve idealleri için Nazilerin karşısında direnmeye devam etmelidir. Filmin sloganı “Asla vazgeçme, asla pes etme” …

BENCE filmdeki en ilginç sahne başbakanın aldığı kararın doğruluğunu ölçmek için, trafikte ani bir kararla makam otomobilinden inip, halkın arasına karışması, metroda yolcularla sohbet edip, onların nabzını ölçmesiydi.

Ülkemiz de şu an bir savaşın içinde, savaşan gençlerimiz var cephede. İnsanın içi acıyor. Onların ailelerini düşünüyor. Büyük hırslar uğruna çıkan savaşlar, ölen pek çok masum genç, sönen pek çok ocak… onlarca yıl sonra da bugün anlatılacak, Afganistan, Irak, Suriye, Israil vb… savaşları filmlere konu olacak. Keşke bir mucize olsa, dünyaya barış gelse, hiç savaş filmi çekilmese L

STAJYER

“THE INTERN”

“Tecrübe hiçbir zaman eskimez”

Eşini kaybedişi ve emekli oluşuyla birlikte 'işe yaramadığını hissettiği' bir yaşam döngüsüne giren Ben'in, 'bir işin ucundan tutmak' konusunda istekliliğini izliyoruz filmin başında. İnternet üzerinden elbise satmakta olan popüler bir e-ticaret sitesinin sosyal sorumluluk projesi olarak okunabilecek 'yaşlı stajerler arıyoruz' ilanı kendisi için biçilmiş kaftan. İçindeki enerji hala sönmemiş Ben işe başvurur, gönülsüz olarak alınır. Genç ve dinamik patronu ilk zamanlar onu ciddiye almasa da, ilerleyen zamanlarda bilginin yanında tecrübenin önemini, çevresindeki tecrübelilere güvenmesi  gerektiğini, aslında ona ne kadar ihtiyacı olduğunu anladı.

Geçen sezon sinemada zevkle izlemiştim. Anne Hathaway’e hayranım, onu her filmde seyredebilirim. Tecrübeli oyuncu Robert De Niro’da konuya uygun olarak yer almış. Son zamanlarda her filmde deneyimli, eski oyunculara yer verilmesini bir vefa göstergesi diye algılıyorum ben.

Tecrübe tabii ki çok önemli, iş hayatında özellikle. Bilgi-tecrübe birleşimi bizi büyük başarılara ulaştırabilir. Deneyimlerimiz sayesinde bugün yaptığımız yanlışı tekrarlamıyoruz, yaşayarak en doğrusunu buluyoruz. Ama özel hayat için aynı şeyi düşünmüyorum. Her ilişkinin, her duygunun etkisi farklı olduğundan her konuda tecrübe yaşamayı istemezdim doğrusu. Bu hayatta hiç denemediklerim, yaşantımdan geçip, sadece tecrübeydi diyeceklerim olmasa da olurmuş. Demek ki neymiş, böyle bir deneyim yaşamamak için daha önce benzerini yaşayan tecrübelileri dinlemek, etraftan gelen sesleri kulak ardı etmemek gerekiyormuş.

Bir sinema sayfasında bir filmden alınan bir sözü paylaşmak istedim son söz olarak; “Doğru kararlar tecrübeden gelir, ama tecrübe kötü kararlardan oluşur”.